Günümüzde her şey çok hızlı. Yapılması gereken işler, yönetilmesi gereken süreçler, toplantılar, iş hayatı, trafik ve günlük koşturmacalar derken çoğunlukla telaş içinde bir şeylere yetişmeye çalışıyoruz. Biz farkında olsak da olmasak da bu koşuşturmaya davranışlarımız gibi beslenmemiz de ayak uyduruyor. Acıktığımızda açlığımızı, sağlıksız yöntemlerle geçiştiriyoruz ya da daha pratik çözümler tercih ediyoruz. Bu pratik çözümler de çoğu zaman sağlıklı olmuyor. Günlük yaşantımızda önemli bir yeri olan bu durumdan hareketle, Apsiyon Yeşil’in bu yazısında temelleri 1982 yılına dayanan “yavaş beslenme” kavramına yakından bakacağız.
Dünyayı, Yeşil Beslenerek Koruyabileceğini Biliyor Musun?Yavaş beslenme ya da diğer adıyla slow food; 1982 yılında İtalya’da doğdu. Roma’da McDonalds’ın açılmasına tepki olarak ortaya çıkan bu kavramı asıl tetikleyen ise Sanayi Devrimi ile birlikte hayatın hızlanması ve yeme alışkanlıklarındaki bilinçsizliğin yaygınlaşması oldu. Bu nedenlerle; hızlı tüketime, yerel üretimin zayıflamasına ve yerel yeme alışkanlıklarının yerini yeni alışkanlıkların kazanılmasına tepki gösterildi.
Permakültür Nedir?
Ekolojik Ayak İzi ve Karbon Ayak İzi Nedir?
• Yerel üretime değer veriyor.
• Yavaşlamak gerektiğini ve yavaş yemek yemeyi savunuyor.
• Ülkelerin yerel lezzetlerini koruması gerektiğini savunuyor.
• Yerel tohumların devamlılığını ve üretimin sürekliliğini savunuyor.
• Doğanın dengesini gözetiyor.
• Biyolojik çeşitliliği koruyor.
• Tarım ilaçlarının kullanımına karşı mücadele veriyor.
• Doğal ürünlerin yetiştirilmesi gerektiğini savunuyor.
• Doğal bölgesinde yetişen ürünlerin daha lezzetli olduğunu savunuyor.
• Bireyleri, fast food yiyeceklerin zararları konusunda bilinçlendirmeyi hedefliyor.
• Organik beslenme alışkanlığının yaygınlaştırılmasını destekliyor.
Fast food’un tam tersi anlayışı savunan bu kavram, her ne kadar İtalya’da doğsa da bugün dünya genelinde benimseniyor ve birçok insanı aynı noktada buluşturuyor. Sağlıklı, mevsiminde, yerel ve sürdürülebilir gıdalar için tercihlerimizi gözden geçirmenin vakti gelmedi mi?